THE WANDERER
(92a-110a)
Hwær cwom mearg? Hwær cwom mago?
Hwær cwom maþþumgyfa?
Hwær cwom symbla gesetu?
Hwær sindon seledreamas?
Eala beorht bune!
Eala byrnwiga!
Eala þeodnes þrym!
Hu seo þrag gewat,
genap under nihthelm,
swa heo no wære.
Stondeð nu on laste
leofre duguþe
weal wundrum heah,
wyrmlicum fah.
Eorlas fornoman
asca þryþe,
wæpen wælgifru,
wyrd seo mære,
ond þas stanhleoþu
stormas cnyssað,
hrið hreosende
hrusan bindeð,
wintres woma,
þonne won cymeð,
nipeð nihtscua,
norþan onsendeð
hreo hæglfare
hæleþum on andan.
Eall is earfoðlic
eorþan rice,
onwendeð wyrda gesceaft
weoruld under heofonum.
Her bið feoh læne,
her bið freond læne,
her bið mon læne,
her bið mæg læne,
eal þis eorþan gesteal
idel weorþeð!
Anonymous
THE WANDERER
(92a-110a)
Where is the horse gone? Where the rider?
Where the giver of treasure?
Where are the seats at the feast?
Where are the revels in the hall?
Alas for the bright cup!
Alas for the mailed warrior!
Alas for the splendour of the prince!
How that time has passed away,
dark under the cover of night,
as if it had never been!
Now there stands in the trace
of the beloved troop
a wall, wondrously high,
wound round with serpents.
The warriors taken off
by the glory of spears,
the weapons greedy for slaughter,
the famous fate (turn of events),
and storms beat
these rocky cliffs,
falling frost
fetters the earth,
the harbinger of winter;
Then dark comes,
nightshadows deepen,
from the north there comes
a rough hailstorm
in malice against men.
All is troublesome
in this earthly kingdom,
the turn of events changes
the world under the heavens.
Here money is fleeting,
here friend is fleeting,
here man is fleeting,
here kinsman is fleeting,
all the foundation of this world
turns to waste!
Modern English: Sean Miller
YOLGEZER
(92a-110a)
Nerdedir o at? Nerdedir binicisi?
Ganimetin bağışlayıcısı nerede?
Ziyafet sofrasındaki yerimiz,
Şölen salonundaki neşemiz nerede?
Heyhat o parlak kadehe!
Heyhat o zırhlı yiğide!
Heyhat o prensin görkemine!
Nasıl geçti o zaman,
gölge gibi gecenin karanlığında,
sanki hiç var olmamışçasına.
Şimdi o aziz yiğitlerin yerinde
yılanlarla bezeli,
alabildiğine yüksek bir duvar durur.
Kana susamış
mızrakların kudreti
katletti yiğitleri,
ah, acı kader!
Ve fırtınalar aşındırır bu kayalıkları,
kışın belirtisi
yağan kar esir eder dünyayı;
sonrasında gece çöküp
karanlık hükmedince gökyüzüne;
sert bir dolu fırtınası
eser kuzeyden,
insana düşman.
Acılar kuşatır
tüm yeryüzü krallığını,
değiştirir kaderin buyruğu
gökler altındaki dünyayı.
Burada zenginlik geçici,
dost geçici,
insan fani,
hısım fanidir,
bu dünyayı var eden ne varsa
heba olmaya mahkûmdur.
Türkçeleştiren: Hüseyin Alhas